DÜNYAYI ZEHİRLEMEYE DEVAM EDİYOR
  • Anasayfa
  • /
  • DÜNYAYI ZEHİRLEMEYE DEVAM EDİYOR

SİYONİZM DÜNYAYI ZEHİRLEMEYE DEVAM EDİYOR

 

Cenabı Hak Teâlâ Hazretleri şöyle buyuruyor

Mealen; ‘Ey iman edenler! Eğer size bir fâsık, bir haber getirirse, onu araştırın (doğruluğunu anlayıncaya kadar tahkik edin). Değilse bilmeyerek bir kavme sataşırsınız da yaptığınıza pişman olursunuz.’ (Hucurat Suresi 6. Ayeti Celile;)

Asrısaadette bir kimse gıybet yaptığı zaman havaya tiksindirici pis bir koku yayılırdı. Günümüzde gıybet o kadar çoğaldı ki artık havanın olağan bir nüktesiymiş gibi mevcudiyet oluşturduğundan bu pis koku fark edilemez duruma gelmiştir. İmandan kaynaklanan ahitler de günümüzde o kadar çok bozuluyor ki hoca diye bilinenler dahi bu zümreye katılmışlardır. Akidelerin ve ahlakların bozulması neticesinde yalan hile olağan bir şeymiş gibi görülmeye başlandığından hoca kimliğiyle söylenilen yalan haberler de bu sebeplerden dolayı fark edilemez duruma gelmiştir.

Hadis-i şerifte âlemlerin efendisi Peygamberimiz şöyle buyuruyor mealen; ‘bizi aldatan bizden değildir.’ Tavuk, koyun, sığır vb. hayvanların kesimlerinin besmele ile yapılmasının bunların helal gıda olduğuna yeterli ve geçerli hüccet olduğu fetvasıyla helal gıda sertifikaları düzenleyenler zikredilen ayeti kelimedeki fasıkların amelini işleyerek kendilerini de fasıklar güruhuna dâhil ettikleri, zikredilen hadis-i şerifte bildirilen aldatanlar oldukları, bahse konu hayvanların kesimlerinden önce icra ettirilen fecaatlerden melanetlerden ve vahşetlerden anlaşılmaktadır. İşte bahse konu bu bedbahtların gizledikleri gerçekler!

Yavru horozların büyük bölümü ya kıyma makinesinde ya da gazla boğularak itlaf ediliyor. Yumurtlayamamak horozun sonu oluyor. Sürekli banda konan erkek civcivler derhal imha ediliyor. Her yıl dünya genelinde 2,5 milyar civciv yumurtadan çıktıktan hemen sonra öldürülüyor. Ölü civcivler hayvan yemi haline getirilir, bir kısmı ise yakılır. Gazla boğulan civcivlerin bir bölümü de yırtıcı kuşyemi olarak hayvanat bahçelerine satılır.

Piliçler günde iki yumurta vermesi için 23 saat ışığa maruz bırakılıyor. GDO’lu yemlerle beslenip, kısa sürede satışa hazır hale getiriliyor. Bunun üzerine birde 40’a 40 santimetrelik kafeslere 3 tane pilici sıkıştırıyorlar. GDO’lu yemlerden dolayı fazla kortizon salgılayan tavuklar kortizonlu yumurta yumurtluyor ve dolayısıyla bu da bizim bolca kortizon alarak şeker, kalp, böbrek gibi hastalıklara davetiye çıkardığımızı gösterir. Yumurtanın kabuğu sıvıya karşı geçirgendir. Klor rahatlıkla yumurtanın içine geçer. Zaten yumurtanın bembeyaz olması bunu gösteriyor. Ayrıca yumurtalar klorlandığı için asla kokmuyor.

Dünya genelindeki koyun, keçi, sığır gibi hayvanların da genetik yapılarıyla oynanmıştır ve bunlar da GDO’lu yemlerle beslenmektedirler. Genomik diye tanımlanan bu hayvanların hayvan varlığı içindeki nispetleri % 90 ‘ı aşmıştır. Tabii olan bir inek 25 yıla kadar yaşarken genetiği değiştirilmiş bir inek en fazla 5 yıla kadar yaşayabilmektedir. Genomik olan hayvanların dışkıları gübre niteliği taşımayıp toprağı zehirleyen artıklar olmaktadır. Dolayısıyla genomik hayvanların etleri et olmaktan sütleri de süt olmaktan, bunlardan üretilen gıdalarda sağlıklı gıda olmaktan çıkmıştır. Bu vahamet meyve ağaçlarına, arılara hatta balıklara kadar bulaştırılmıştır. Çiftlik balığı diye bilinen balıkların hepsi de genomiktir. Tarım ürünlerindeki içler acısı durum ise herkesin malumudur.

İşgal ettiği Filistin topraklarında yetiştirdiği ve ‘Kudüs Hurması’ adıyla ihraç ettiği GDO’lu hurmalarla da dünyayı zehirleyen İsrail, bu kez Ürdün topraklarında diktiği milyonlarca hurma ağacıyla Müslümanların parasını almaya devam ediyor. İşgal ettiği Filistin topraklarında laboratuvar ortamında özel olarak ürettiği fidelerle GDO’lu hurma üreten israil, bu kez Ürdün istihbaratıyla ortaklaşa oluşturduğu büyük hurma bahçeleriyle üretim alanlarını daha da genişletiyor. Yahudiler kendi ürettikleri bu GDO’lu hurmaları ve GDO’lu gıdaları da yemiyorlar. Birçok bitkiyi ve tohumları hibrit hale getirip kısırlaştırıyorlar. Adının Kudüs Hurması olmasına kimse kanmasın GDO’lu Kudüs hurması güneşte hemen siyahlaşıyor. İsrail gıda ürünlerini bile silah olarak kullanabilecek yapıda bir ülke.1950 yılıyla 1960 yılı arasında siyonistler CİA bünyesinde yürüttükleri vahşet çalışmasında insan zihnini kontrol altına alma yani insanları zihinlerini komuta ederek köleleştirme çabası içinde olmuşlar yüzlerce belki de binlerce insanın ölümüne ve delirmesine yol açan bu teşebbüsün şimdi bir benzerini her çeşit gıda ve belki de ilaçlar üzerinden uygulama aşamasını sürdürmektedirler. Son istatistiklere göre bir yılda yeni tespit edilen kanser vakası sayısı dünya genelinde 14 milyon Türkiye’de ise 160 bindir. Gıda, tohum ve ilaç sektörünün büyük firmalar nezdinde dünya genelinde %90 oranının sermaye sahipleri malum olduğu üzere siyonistlerdir. Hastalıkları da parayla başkaca hastalık üreten ilaçları da dünyaya satan yine bunlardır. Onlarca sene insanlara kullandırılıp daha sonra zararlı denilerek piyasadan çekilen ilaçların sayısının şuana kadar açıklanmaması ve bunların sorulmamasının sebebi üniversitelerdeki akademisyenlerin üzerinde oluşturdukları etki ve bürokraside bulunan yandaşlarıdır. Bu tafsilat üzere belki de ilk ve tek olan bu sunum da arz ve izah edilen azgınlıkla ve taşkınlıkla sınırlı görülemeyecek vahşetin temelinde tahrip edilen Tevrat’a yahudilerin ayet diye yazdıkları ‘insanların sırtına bineceksin devletlerin memesini emeceksin kendi milletini efendi diğerlerini köle edineceksin’ sözü vardır. Tüm bunları insanlardan gizleyip sadece kesim esnasında besmele okunuyor diyerek bilhassa âlemi İslami helal gıda sertifikası ismiyle ve buna bağlı verdikleri fetvalarla aldatanlar, zehirleyenler ve dolayısıyla siyonizmi devasa boyutta finanse edenler ki asıl caniler ve hainler bunlardır. Bu çığırı aştıkları ve başlattıkları için kıyamete kadar benzerlerini işleyenlerinde günahlarından sürekli hisse alacaklardır. Sadece her yıl milyarlarca civcivin öldürülmelerinin katilleri olmaları 40 cm ye 40 cm’lik kafes içerisinde acı ve eza ile kısa hayatını sürdüren tavukların ahı bile bu sahtekârların cehennemin Esfel-i safilin tabakasına gönderilmelerine belki de yetebilecektir. Lakin bu vahşeti bildikleri halde dillendirmeyenler bunları düzeltmeye görevli ve yetkili olduğu halde düzeltmeyenlerinde dünya ve ahiret sonlarının zillet ve hüsran olacağı da şüphe götürmeyecek kadar açıktır.19 Ağustos 2019 “Anonim”