MABET NEDİR ?
Arapça ibâdet masdarından türetilen ve “ibadet edilen yer, ibadethâne, ibadete mahsus bina” anlamına gelen ma‘bed kelimesi, bir dine bağlı olanların belli zamanlarda toplu olarak veya tek başlarına ibadet etmeleri için yapılmış özel mekânı ifade etmektedir.
İslâm’da ibadet yerleri için ilk kullanılan kelime mesciddir ve bu kelime Allah’a tahsis edilen bütün ibadet yerleri için kullanılmaktadır (el-Cin 72/18). Diğer taraftan cami kelimesine Kur’an’da, hadislerde ve ilk tarihî kaynaklarda rastlanmamaktadır. Hz. Peygamber zamanında ve onu takip eden dönemlerde vakit namazlarının yanında özellikle cuma namazı kılınan yerlere cami veya “el-mescidü’l-câmi‘” (İbn Mâce, “İḳāmetü’ṣ-ṣalât”, 198), sadece vakit namazı kılınan yerlere mescid deniliyordu. Cami kelimesinin yaygın olarak kullanılmasının Kur’an’ın cem‘ ve tedvininden, hadislerin tesbitinden çok sonraya rastladığı ve daha ziyade Osmanlı Türkçesi’ne mahsus olduğu söylenmektedir. İslâm’da ibadet yerleri için kullanılan kelimelerden biri de “musallâ” veya “namazgâh”tır. Musallâ, Resûl-i Ekrem döneminde bayram ve cenaze namazı kılınan yerler için de kullanılmıştır. Farsça’da yol boylarındaki üstü açık mescidlere namazgâh denilmiştir. Namazgâh bir kasabanın bütün halkını bir araya toplayan geniş sahadır. Pek çok namazgâhta hutbe okumak ve namaz kıldırmak için yapılmış minber ve mihraplar vardır.
Müslümanlık’ta en kutsal mâbed Kâbe’dir. Kâbe’ye hem “beyt” (Allah’a ibadet için tahsis edilmiş şânı yüce ev) hem de mescid denilmiştir. Kur’ân-ı Kerîm’de yeryüzünde ibadet için inşa edilen ilk evden söz edilirken beyt kelimesi kullanılmıştır (Âl-i İmrân 3/96). Buna göre beyt ve mescid aynı fonksiyonu icra etmekle birlikte beyt daha çok ibadete ayrılan kapalı, sınırlı ve belirli bir mekânı gösterir; mescid ise sınırsız, açık veya kapalı her yeri kapsar. Nitekim bir hadiste, “Bana yeryüzü mescid yapıldı ve temiz kılındı” denilmiştir (Buhârî, “Ṣalât”, 56, “Teyemmüm”, 1; Müslim, “Mesâcid”, 3-4).
İslâm’ın tescil ettiği iki mâbed Kâbe ve Mescid-i Aksâ’dır. Müslümanların Mekke döneminde sayıca az olmaları, ayrıca müşrikler tarafından uygulanan siyasî baskı sebebiyle Mekke’de mescid yapma imkânı bulunamamıştı. Hicret esnasında ve Medine’ye varışın hemen ardından ilk iş olarak Kuba’da ve Medine’de birer mescid inşa edilmesi de bunu göstermektedir. Medine döneminde Mescid-i Nebevî’nin dışında on civarında mescid yapılmıştı. Bu mescidlerde sadece beş vakit namaz kılınıyor, cuma namazı için Mescid-i Nebevî’ye geliniyordu.
Hz. Peygamber kendisinden sonra mescidlerin çoğaltılmasını teşvik etmiştir (Buhârî, “Ṣalât”, 65; Müslim, “Mesâcid”, 24-25).