MÜFREDAT

30.OCAK. 2017

Kamunun görüş ve önerilerine arz edilmesine istinaden

Milli Eğitim Bakanlığı makamına sunulur

KONU

Müfredat

Cennet mekan Abdülhamit hanın tahttan indirilmesiyle aşkın kıblesi Sultan-ı Enbiya’nın sancağını cihana nakşeden Devleti Aliyeyi Osmaniye’nin harici ve dahili nimetler hazinesi dini İslam’ın hasımlarınca zevale uğratılması sonrası çobansız sürü misali sahipsiz kalan İslam ülkelerindeki insanlar kürsülerdeki, gazetelerdeki, dergilerdeki, mikrofonlardaki ve ekranlardaki gayri Müslim olduklarını söyleyemeyenler batılılaşma, çağdaşlaşma, ilericilik gibi sözlerle hokkabazlık yaparak halkın zihnini bulandırmış, gönüllerini karıştırmış, birliklerini ve dirliklerini dağıtmışlardır. Bunun sonucu teba öylesine yolunu ve yönünü şaşırmıştır ki Roma’da ölmeyi düşleyenlerin ardınca yüz binlerle ifade edilebilecek kadar haşhaşi güruhu ortaya çıkmış ne Diyanetten ne İlahiyattan görevliler vatanı Haçlıların istilasına tahsis etmek için kalkışmada bulunacağı aleni olan bu fitneden toplumu sakındırmamışlardır. Bir asra yakın bu ve benzeri afat ve badirelerin birden fazla sebebi olmakla birlikte başlıca olanlarından birisi muhakkak ki cehalettir.

Adeta marazların bulaşmadığı zihin ve gönül kalmamış nispette olmasına rağmen sanki herkes tabip edası ile kendinden bihaber afra tafra içinde sonbahar yaprağını rüzgârın savurması gibi savrulup durmakta her kafadan bir ses çıkmaktadır. Öyle ki en yüksek tahsil, ünvan ve makamda olanlar bile bu hengâmenin girdabından çıkamamaktadırlar.  Tek çare ve kurtuluş eslim telsem ibaresine rucu etmektir, yani kalben İslam ol kurtul davetine kayıtsız şartsız uymaktır. Sözün özü, aslı, hülasası ve tafsilatı istisnasız her hususta Ümmet-i Muhammet için en güzel örnek ve yegâne önder olan aşkın kıblesi Hz. Muhammet Mustafa’nın ashabıyla birlikte Kuran’ın ahkâmıyla tatbik ettiği yaşantısıdır.

Birçok farklı dinleri ve felsefeleri hayat tarzı ve inanç belleyenlerin azgınlık ve taşkınlıklarını durduran bunları zapt eden sadece İslamiyet olduğundan inkâr edenlerin tamamı bu husumetlerinde ittifak üzere olmaktadırlar. Paralel yapının her nevi imtihanlarda, seçmelerde vb.lerinde her çeşit hırsızlık ve hile ile devleti adeta ipotek altına aldığı göz önünde bulundurulduğunda müfredatı tatbik ve talim edecek olan öğretmenlerin seçilmesi ve atamalarının yapıldığı bilgisayarlı kura işleminin yazılım ve programlara müdahale ile bunların da önceden belirlendiği şayet düşünülmemişse bu vahametin bir boyutu, bu hususta gerekli tetkik ve tahkikatlar yapılmadıysa  diğer bir boyutu olmaktadır. Dikkate şayan olanı varsayım sayılamayacak bu arzdaki vakadan daha zor ve mahrem olabileceklere tümüyle sızıldığı ve yerleşildiği göz önünde bulundurulduğunda tespitteki isabet ortaya çıkacaktır.

İlkokul, ortaokul ve lise müfredatındaki ders isimlerinin % 32’sinin isimlerinin Türkçe olmaması işin artık çığırından ve kontrolden çıktığının tek başına delilidir. Anayasanın 3. maddesine göre Devletin kendi bünyesindeki kullanması gereken resmi lisan Türkçedir. Öncelikli olarak bu tahribatın düzeltilmesi zaruri ve elzemdir.

Arz edilen aşağıdaki tablo TDK’nın sözlüğü dayanak alınarak hazırlanmıştır. Batılı ülkelerin müfredatlarındaki derslerin isimleri arasında bir tane bile Türkçe isime rastlanamayacağı genelin müşterek kabulü olsa gerek. Eğitim hayatının akışında kullanılan arz ve takdim edilen unvan ve benzerlerinin ekseriyetinin de Türkçe kelimelerden olmadığı hazin bir gerçektir. Bazı örnekler şöyle ki -lise, Fransızca- üniversite, Fransızca -akademi, Fransızca- akademisyen, Fransızca – doktor, Fransızca – doçent, almanca- profesör, Fransızca- diploma, İtalyanca- konferans, Fransızca- kongre, Fransızca -amfi, Fransızca -teorik, Fransızca -pratik, Fransızca  -not, Fransızca- gibi misaller uzayıp gitmektedir.

Bütün ilimlerin kurucularının tamamı İslam medeniyetine mensup, şöhretleri bütün dünyayı ve tarihi kuşatmış mümtaz alimlerdir. Semadaki yıldızlara benzetilebilecek kadar meziyet ve mertebeye haiz olan bu alimlerin bıraktığı eserler (külliyat) paha biçilmez bir hazinedir. Müfredatı tedrisatı temelden tavana kadar yeniden inşa etmekte başkaca hiçbir şeye ihtiyaç bırakmayacak kadar yeterlilik ihtiva etmektedir. Yeterliliği ve geçerliliği adeta kıyamete kadardır.

Bu güneş gibi insanlığı aydınlatmış ve aydınlatacak saadet kaynağından toplumu uzak bırakarak sömürgeciliği devam ettirmek isteyenler doğrudan bu ilimlerin membaı olan Kur’an-ı Kerim’e ve biricik Peygamber efendimize sataşamadıklarından ve saldıramadıklarından Osmanlıya dil uzatmaktadırlar. Böylelikle Ashab-ı Kiram’a kadar sövmeye varan ikrarda bulunmaktadırlar. Devleti Aliyeyi Osmaniye; İslam sancağını cihana nakşeden, arzı imar eden, adaleti tesis eden, gönülleri ihya eden, ilimleri icat eden bunların müessese ve teşkilat yapılarını kuran, hüsnü cemaline hayran olunan sevgili Peygamberimizin dünya hayatında iken iltifat ve müjdelerine bile nail olmuş İslam’ın ihtişamını doruğa çıkarmış necip bir millettir. Bunları ancak fasıklar veya facirler sevmez.

Osmanlı’nın bıraktığı en büyük hazine arşivlerdeki ilim yüklü kitaplardır. Her kim bunları kendisine rehber edinirse ancak onlar sahili selamete çıkabilecektir.  Bu son asrın hengame ve fitnesinden kurtuluş için başka reçete yoktur. Yapboz tahtasına dönüştürülen eğitim sisteminin ve müfredatın yeniden yapılandırılması zarureti aşikârdır. Bir bina inşa edilirken önce sağlam bir temel atılır. Şimdi kınayanların tamtamlarına ve debelenmelerine aldırış etmeksizin yeniden adeta bir Devleti Aliyeyi Osmaniye’yi vücuda getirebilecek müfredatı ve bunları tatbik edecekleri oluşturmak zamanıdır. Bunların da her türlü tasarım ve tanzimi Osmanlı arşivlerinde mevcuttur. İlkokulda İngilizce dersinin zorunlu olması hem yanlış hem de rahatsız edicidir. İlkokulda yabancı dil seçmeli olmalı bunların başında Arapça ve Osmanlıca gelmelidir. Arapça hadisi şerifin beyanı üzere lisanların efendisidir. Bütün lisanlarda kelimelerdeki mana çoğaltımı ya sonuna ya da başına ilave yapılarak elde edilir. Arapçada ise kelimenin hem sonuna hem başına hem de ortasına ilave yapılarak mana çoğalmaktadır. Bunun içindir ki Kur’an-ı Kerim Arapça olarak nüzul etmiştir. Hakiki olarak ancak ilim lisanı da Arapçadır. Osmanlıca ise eskimez Cihan Lisanı’dır. Bu husus Müfredatın temel taşlarını oluşturacaktır. İlim deryası olan arşivlerden neslimizin istifadesi ve istikbali için bu sabit bir ölçüdür. Tabi ki seçmeli dil olarak okutulacak yabancı dil derslerinde diğer lisanlarda yer alabilecektir. Hatta aynı süreçte birden fazla lisan öğrenmek isteyenlere de imkân sağlanabilmelidir. Bu cümledeki izah ortaokul ve lise düzeyi için de geçerlidir.

Müfredattaki derslerin içerikleri kişinin hayatı boyunca kendisine lazım olabilecek bilgilerden müteşekkil olmalıdır. Çalışma hayatında ülke nüfusunun yüzde kaçının hangi nispette devlet kadrolarında bulunabileceği, hangi mesleklerde ne kadarının istihdam edilebileceği ve ne kadarının sanatkâr olarak ve tarımcılıkla iaşesini temin edebileceği tespit edilerek ilkokuldan itibaren tahsil hayatı bu ölçülere göre yönlendirilmeli ve şekillendirilmelidir. Küçük bir örnek geçim kaynağı tarım ağırlıklı olan belde ve şehirlerde temel zirai ilimlerin ders olarak okutulması fabrikaların yoğunlukta olduğu belde ve şehirlerde ise temel sanayi bilimlerinin ders olarak okutulması hayatın ve bilimin gerçeklerine uygun düşecektir.  Yüksek mekteplerin tamamına yakınında hayatın her aşamasında özel veya resmi müesseslerdeki asgari ve vasat muameleleri takip ve icra etme yeteneğine liyakat sağlayabilecek müşterek dersler olmalıdır.

Mevcut Müfredatın haçlı zihniyetince kuşatıldığı ve istila edildiği 15 Temmuz kalkışmasıyla ortaya çıkmıştır. Zira bu güruh son 40 yılın milli eğitim bakanlığının bütün birim ve mercilerini kontrolü altında tutmuştur. Tabii ki bunun öncesi de vardır fakat ders içeriklerinde kullanılan simgelere kadar İslam dışı inançların işaretleri en temel bilimler de bile simge olarak kullanılmaktadır. Matematikteki toplama ve çarpma işaret sembolleri hristiyanlık inancının dini nişanı olarak kullanılan haç sembolüdür. Alfabenin Yunan icadı olan harflere değiştirilmesiyle bu ve benzerleri hayatın her alanında yerleşik hal almıştır. Eğer bizler millilik kavramını müfredatta hayat bulur hale gelmesini istiyorsak bu esarete eş değer dil ve lügat istilasından kurtulmamız gerekmektedir. Örnek matematikteki toplama işareti olarak (Ʌ) parantezde görüldüğü gibi, çarpma işareti olarak ise ( ) parantezde görüldüğü gibi tasvir edilebilecektir. Meclis oturumlarının bir nevi çan sesiyle açılıyor olması bile durumun vahametinin devletin iliklerine kadar işlediğinin göstergesidir. Oysa bizim kudümümüz de var kudüm tokmağı da var. Yani masa üstüne uygun bir cisim sabitlenerek ve buna kudüm tokmağıyla vurarak meclisteki oturumların açılışları yapılabilecektir.

Muvaffakiyet Hak Teâlâ hazretlerindendir. Vesselam.

 

 

 

 

 

 

MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞININ TASLAK ÖĞRETİM PROGRAMINDAKİ DERS İSİMLERİ

(İLKOKUL DERS İSİMLERİ)

 

ŞUANKİ DERS İSİMLERİ AİT OLDUĞU ÜLKE LİSANI ÖNERİLEN TÜRKÇE İSİMLERİ
Fen Bilimleri    
Görsel Sanatlar    
Hayat Bilgisi   Adab-ı Muaşeret
İnsan Hakları, Yurttaşlık ve Demokrasi Fransızca Adalet ve Hakkaniyet
Matematik Fransızca Cebir
Oyun ve Fiziki Etkinlikler Fransızca Zihin ve Beden Eğitimi
Sosyal Bilgiler Fransızca Adab-ı Muaşeret
Trafik Güvenliği Fransızca Seyrüsefer
Türkçe    
İngilizce    

 

 

MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞININ TASLAK ÖĞRETİM PROGRAMINDAKİ DERS İSİMLERİ

(ORTAOKUL DERS İSİMLERİ)

 

ŞUANKİ DERS İSİMLERİ AİT OLDUĞU ÜLKE LİSANI ÖNERİLEN TÜRKÇE İSİMLERİ
 Beden Eğitimi ve Spor Fransızca Beden Eğitimi
Bilişim Teknolojileri ve Yazılım    
 Fen Bilimleri    
Görsel Sanatlar    
İngilizce    
Matematik Fransızca Cebir
 Müzik Fransızca Musiki
 Peygamberimiz’in Hayatı    
Sosyal Bilgiler Fransızca Adab-ı Muaşeret
Temel Dinî Bilgiler (İslam 1-2)    
 Teknoloji ve Tasarım Fransızca Sanayi ve Tasarım
 Türkçe    
T.C. İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük