NAMAZ NASIL KILINIR?

NAMAZ NASIL KILINIR?

Farsça’da “tâzim için eğilmek, kulluk, ibadet” anlamına gelen namâz, sözlükte “dua etmek, ibadet etmek, bağışlanma dilemek, yalvarmak” mânalarındaki Arapça salât kelimesinin (çoğulu salavât) karşılığı olarak Türkçe’ye geçmiştir. Terim olarak salât tekbirle başlayıp selâmla son bulan, belirli hareket ve sözlerden oluşan bedenî ibadeti ifade eder. 

Namazın kılınış şekline dair Kur’an’da ayrıntılı bilgi verilmemekle birlikte çeşitli âyetlerde kıraat (el-Müzzemmil 73/20), kıyam (el-Bakara 2/238), ka‘de (Âl-i İmrân 3/191), kıble (el-Bakara 2/144), abdest (el-Mâide 5/6), rükû ve secde (el-Hac 22/77) gibi namazın bazı şartlarına ve rükünlerine işaret edilmiştir. Ayrıca yolculukta ve düşman tehlikesinin bulunması hallerinde namazın nasıl kılınacağı hususuna yer verilmiştir (en-Nisâ 4/101-103). Hz. Peygamber namazın İslâm’ın beş şartından biri (Buhârî, “Îmân”, 1, 2; Müslim, “Îmân”, 19-22; Tirmizî, “Îmân”, 3) ve amellerin en faziletlisinin vaktinde kılınan namaz olduğunu (Buhârî, “Tevḥîd”, 48), kulun kıyamet günü ilk olarak namazdan hesaba çekileceğini (Ebû Dâvûd, “Ṣalât”, 145; Tirmizî, “Ṣalât”, 188) bildirmiş, yeni müslüman olan birine her gün beş vakit namaz kılması gerektiğini söylemiştir (Buhârî, “Îmân”, 34; Müslim, “Îmân”, 8, 10, 29, 31). Ayrıca, “Namazı benden gördüğünüz gibi kılınız” diyerek (Buhârî, “Eẕân”, 18; Dârimî, “Ṣalât”, 42) namazların rek‘at sayılarını ve kılınış şeklini uygulamalarıyla öğretip açıklamış, kendisine bu konuda soru soran bir kişiye, “İki gün bizimle kıl” diyerek onu uygulamalı olarak öğrenmeye yönlendirmiştir (Müslim, “Mesâcid”, 178; İbn Mâce, “Mevâḳītü’ṣ-ṣalât”, 1; Nesâî, “Mevâḳītü’ṣ-ṣalât”, 7).

Namazın Kılınışı. Namazların kıyam, rükû ve iki secdeden oluşan her bir bölümüne rek‘at adı verilir. Şartlarına, rükünlerine, vâciplerine, sünnet ve âdâbına uygun biçimde tek başına iki rek‘atlı bir namaz Hanefî mezhebine göre şu şekilde kılınır: Namaz kılacak kişi gerekli temizlik hazırlığını yaptıktan ve örtülmesi gereken yerleri örttükten sonra kıbleye dönerek kılacağı namaz için niyet eder. Ellerini başparmaklar kulak yumuşaklarına değecek şekilde kaldırır (kadınlar ellerini parmak uçları omuz hizasına gelecek şekilde kaldırırlar). “Allahüekber” diyerek namaza başlar. Sağ elini sol elinin üzerine koyar, sol bileğini sağ elinin serçe ve başparmaklarıyla kavrar ve ellerini bu şekilde göbeğinin altında tutar (kadınlar sağ ellerini sol ellerinin üzerine koyup göğsün üzerinde tutarlar). Başlangıç tekbirinden sonra Sübhâneke duasını okur, eûzü besmele çektikten sonra Fâtiha sûresini okur ve âmin der. Ardından Kur’an’dan bir miktar okur ve Allahüekber diyerek rükûa gider. Rükûda parmakları aralıklı haldeyken elleriyle dizlerini kavrar, dizlerini ve dirseklerini bükmeden dik tutar. Başının ve sırtının aynı hizada olmasını sağlar (kadınlar parmakları aralıklı olmaksızın ellerini dizlerinin üzerine koyarlar, dizleri ve sırtı düz tutmazlar). Rükûda en az üç kere “sübhâne rabbiye’l-azîm” der. Daha sonra “semiallahü li-men hamideh” diyerek doğrulur. “Allahüekber” diyerek secdeye gider. Secdeye giderken -bir özrü olmadıkça- yere önce dizlerini, ardından ellerini daha sonra yüzünü -iki elinin arasında bulundurarak, alnı ve burnu değecek şekilde- koyar. Secdede kollarını yere koymaz (kadınlar koltukları yapışık vaziyette olmak üzere kollarını yere koyarlar). Bu esnada el parmaklarını araları açık olmaksızın kıbleye yönelik olarak tutar, ayak parmakları da yere değer. Secdede en az üç defa, “sübhâne rabbiye’l-a‘lâ” der. Sonra “Allahüekber” diyerek oturur. Daha sonra “Allahüekber” diyerek ikinci secdeye gider; bu da birinci secde gibi yerine getirildikten sonra “Allahüekber” diyerek ayağa kalkar. Secdeden kıyama kalkılırken önce baş, sonra eller, daha sonra dizler kaldırılır. Kıyamda ellerini bağlayıp sadece besmele çeker, Fâtiha sûresini ve ayrıca Kur’an’dan bir miktar okur. İlk rek‘atta olduğu gibi rükû ve iki secde yapıp oturur. Tahiyyat, Salli Bârik ve dua okur. Ardından “esselâmü aleyküm ve rahmetullah” diyerek önce sağ, sonra sol tarafa selâm verir ve namazı bitirir. Namazdan sonra Allah’ı anmak, O’ndan mağfiret dilemek ve Hz. Peygamber’den nakledilen duaları okumak sünnettir. Namaz sonrası yapılan dualar namazın eksikliklerini karşılama, Allah’a yaklaşarak sevap elde etme amacına yöneliktir. Sahih hadis kaynaklarında Resûl-i Ekrem’in namazlardan sonraki zikir ve tesbihleri yer almaktadır (meselâ bk. Buhârî, “Eẕân”, 155; Müslim, “Mesâcid”, 135-146).